KAYIP ADRESTEKİ / II

Kasabalı bir hüzün çökerdi söylediğin türkülere
meşeler göğerir kalbin rehin kalırdı o huysuzda
ve akşam soframıza ağarken bir yayla bulutu
kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun
efkâr da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı
Kısa pontolunlu resimlerimiz sararmadı daha
ilk sigarasını bölüşen iki okul kaçağı, iki haylaz
Hiç kimseler anlamıyor muydu o günlerde
ilk sevgililerle denizaşırı yolculuk düşleri karan bizi
ve ne çok yalnızdık sinemalar olmasa
Unutalım mu şimdi kente indiğiniz o ilk günü
sabahları okuduğumuz o kitapları
kar aydınlığında yürüdüğümüz yolları unutalım mı
Artık çok geç, işçiler seni soruyor ve ötekileri
her karşılaşmamızda sizi konuşuyoruz uzun uzun
Anımsar mısın odamızın talan edilişini
her katta yaralı bir kardeşin çığlığını sonra
Kantinde kitaplar yırtılıyordu, delik deşikti duvarlar
mosmor bir çığlıktı gözleri malatyalı kızın
sana hep o huysuzu anımsatırdı, bilirdim
Kimilerine göre ancak ölümü güzelleştirirdik biz
birer çılgın mıydık gerçekten, serseri bir rüzgâr mıydık
göğermiş meşeler kadar yakın mıydık bulutlara
ve tarih upuzun bir hikâye miydi -öyle diyorlardıbir
işçi kıza söyledim bunları, yalandır, dedi
Anlamını yitiren birşeyler mi var şimdilerde
yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
taşı delemiyor bir çığlık ve apansız bir
su oluyorum ipince, kendime sızıyorum
dünya yetmiyor bazen, bırakıp gidebilir miyim
Ve hayat böylece akıp durdu işte, akıp duruyor
kentler karıncalanmış birer namlu gibi
upuzun yatıyorlar dizlerimde ama sımsıcak
meşeler göğermiş diyorsun varsın göğersin
her yaprak bir öpücüktür sana o huysuzdan
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
bulutlara rüzgâra asarım suretini her akşam
her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meşeler göğermiş diyorsun varsın göğersin
unutmadım bırakıp giderken söylediğin sözleri

Ahmet Telli



No Comments

Leave a Reply

Common phrases by theidioms.com